AMELİYATSIZ KIL DÖNMESİ TEDAVİSİ & KIL DÖNMESİ AMELİYATI

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) NEDİR?

Vücutta saçtan, enseden ve sırttan dökülen tüy ve kılların vücudun orta hattında yani kuyruk sokumu bölgesinde toplanarak gözenek ya da boşluklardan deri altına yerleşmesiyle ortaya çıkan cilt rahatsızlığına kıl dönmesi adı verilir. Bireylerin iş ve sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyen bu rahatsızlık dönem dönem apse ve enfeksiyon ile de kendini belli eder.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) VÜCUDUN HANGİ BÖLGELERİNDE GÖRÜLÜR?

Kuyruk sokumunda biriken kıllar cilt altına daha kolay yerleşir ve yuva yapar. Bu sebepten ötürü kıl dönmesi rahatsızlığı genellikle vücudun orta hattında yani kuyruk sokumunda ortaya çıkar. Ancak kıl dönmesi rahatsızlığı sadece kuyruk sokumunda ortaya çıkmayabilir. Nadir de olsa göbek deliği ve burnun alt kısmında da görülebilmektedir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) NEDEN OLUR?

Hastalığın neden olduğu konusunda iki teori bulunmaktadır. İlk teori doğuştan olduğuna yöneliktir. İki vücut yarımının birleştiği sırada bazı kıl köklerinin ters yerleşmesi ve içeri doğru büyümesiyle ortaya çıkmış olabileceğidir. İkinci teori ise sonradan oluşan bir rahatsızlık olduğudur. Temizlik ve hijyen kurallarına uymamak, sırt ve saç kıllarının sert yapıda olması, kilo fazlalığından dolayı kuyruk sokumuna dökülen tüy ve kılların bölgeye yapışması ve vida etkisiyle kuyruk sokumu bölgesine giriş yapması ve kistik bir yapı oluşturmasıdır.

Bir diğer neden olarak hareketsiz yaşam gösterilmektedir. Hareketsiz yaşamın birçok hastalığa davetiye çıkardığı herkes tarafından bilinmektedir. Sürekli oturmak özellikle yayılarak oturmak başlıca kıl dönmesi nedenidir. Masa başı çalışan bireylerde kıl dönmesi görülme olasılığı sürekli hareket halinde çalışan bireylere göre daha fazladır. Nitekim yapılan araştırmalara göre dik şekilde oturmanın kıl dönmesi görülme sıklığını önemli oranda azalttığı belirtilmiştir. Bu durumda masa başı işlerde çalışırken ya da gündelik yaşamda dik bir pozisyonda oturmayı tercih etmekte büyük yarar vardır.

Sürekli oturarak yapılan işlere örnek olarak 2. Dünya Savaşı dönemi gösterilebilir. Savaş döneminde sürekli jeep kullanmak zorunda olan askerlerin büyük bir çoğunluğunda kıl dönmesi ortaya çıkmıştır. Hatta belirli bir zaman sonra bu vakalar “jeep hastalığı” olarak adlandırılmıştır.

Bu nedenlere ek olarak obezite ve aşırı terleme de kıl dönmesi rahatsızlıklarındaki önemli nedenlerdendir. Ayrıca jiletle kıl temizliği yapıldığında kıl kökleri sertleşir ve sert kılların deri altına yerleşmesi kolaylaşır. Bu nedenle kıl temizliğinde jilet kullanılması önerilmemektedir. Kıl kökü iltihabına yatkınlık da kıl dönmesi rahatsızlığı oluşumunda etkili bir nedendir.

Bir de bazı bebekler sakral gamze denilen kalça kırışıklığının hemen üzerinde bir girintiyle doğarlar. Sakral gamze enfekte olursa kıl dönmesi rahatsızlığı olabilir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Kıl dönmesi rahatsızlığı erkeklerde kadınlara oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir. Halk dilinde kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs rahatsızlığı genellikle 15 ile 35 yaşları arasında sıklıkla görülmektedir. 45 yaşını aşkın kişilerde nadiren görülen kıl dönmesi uzun yol şoförleri ve binicilik gibi uzun süre oturmayı gerektiren meslek gruplarında, berberlerde, köpek bakıcılarında, koyun kırpıcılarında ve hareketsiz yaşam süren kişilerde daha çok görülmektedir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kıl dönmesi rahatsızlığı başlangıç evresinde hastayı rahatsız etmeyecek belirtiler verebilir. Bu durumda bireyler tedavi olmayı geciktirir ve hastalık ilerler. Hastalık ilerlediğinde ise belirtiler dayanılmayacak bir hal alabilir.

Kıl dönmesi başlangıç aşamasında akıntı ile kendini belli eder. Hastalar çoğu zaman akıntının nereden geldiğini anlayamaz. Akıntı mikroplar ile birleştiğinde apse haline gelir ve rengi yeşil bir hal alır. Bu akıntı kötü kokuludur ve bazen kanlı akıntı da görülebilir.

Tanı için  detaylı fizik muayene yeterlidir.  Daha önce hapse ve enfeksiyon geçiren hastalarda tanı daha rahat konulurken apse ve enfeksiyon geçirmemiş hastalarda detaylı muayenede kuyruk sokumu bölgesinde orta hatta pit adı verilen ufak delikciklerin bulunması tanı için önemli kriterdir.

Kıl dönmesin bazen sivilceyi andırmaktadır. Hastaların bazıları bazen apseyi sivilce zannederek kendileri patlatabilmektedirler. Fakat kıl dönmesi apsesinin patlatılması bu sorunu ortadan kaldırmamaktadır. Kıl dönmesinin irinin yanı sıra saç ve diğer döküntülerle dolu olduğunu ve patlatılarak her şeyin çıkarılamayacağı bilinmelidir. Bunun yanı sıra yarayı hastanın sıkarak patlatması sonucunda yeni bir enfeksiyon gelişmesi yada yara izi kalması bakımından riskli olacaktır. Yani kıl dönmesi sorunuyla karşı karşıya kalan hastaların bu sorunları hiçbir şekilde kendi kendine geçmeyecek ve tedavi edilmediği sürece de sizi zorlayacak bir hastalıktır. Kıl dönmesi tedavi edilmediğinde sorun daha da büyecektir. Uzun süre devam eden ve tedavi edilmeyen vakalarda kist boşluğunun iltihaplanması sonucunda cilt altında kronik enfeksiyonlar meydana gelebilmektedir. Bu enfeksiyonun şiddetli olduğu dönemlerde ise ateş ve iltihab akıntısı birbirine eşlik etmektedir.

Hastalar ‘kuyruk sokumu üzerinde şişlik var’, ‘oturmakta zorluk çekiyorum’ ve ‘ağrı yapıyor’ gibi şikayetlerle klinik bulgu vermektedir. Kuyruk sokumunda kaşıntı ve kızarıklık da kıl dönmesi belirtileri arasındadır. Ayrıca apseden dolayı ateş de görülebilmektedir.

Kıl dönmesinde görülen kötü kokunun sebebi ilgili bölgenin iltihaplanarak apseleşmesidir. Sinüs ağzından çıkan akıntılar mikroplar ile birleşerek kötü kokulu ve iltihaplı bir apsenin oluşmasına neden olur. Kıl dönmesi bölgesinde meydana gelen şişliğin boyutu bölgede biriken kılların yoğunluğuna göre değişiklik gösterir. Kistin gerilerek apse halini almasıyla meydana gelen ağrı dayanılmayacak bir hal alabilir. Kişi bu ağrı nedeniyle oturamaz ve yürüyemez duruma gelebilir. Gündelik faaliyetlerin dahi yapılamadığı bir ağrının varlığı hastalığın son evresinde olunduğunu gösterir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) HASTALIĞININ ORTAYA ÇIKIŞ ŞEKİLLERİ NELERDİR?

Pilonidal sinüs yani kıl dönmesi rahatsızlığı; akut pilonidal sinüs apsesi, kronik pilonidal hastalık ve kronik tekrarlayan pilonidal sinüs olarak üç farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır.

  • Akut pilonidal sinüs apsesinde sinüs ağızları tıkanır ve ikincil bakteriyel enfeksiyonun oluşması ile vücudun orta hattında yani kuyruk sokumunda kızarıklık, şişlik, ısı artışı ve şiddetli ağrı ile kendini belli eder. Hastanın ateşi vardır ancak ağrı ön plandadır.
  • Kronik pilonidal hastalıkta apse sonrası hastalık kronikleşir. Hastaların çoğu ağrısız bir akıntı tarif eder. Muayenede hafif bir akıntı ve kuyruk sokumunda sinüs ağızlarının görülmesi ile tanı konulur.
  • Kronik tekrarlayan pilonidal sinüs de ise zaman zaman alevlenerek apse tekrarlayabilir. Bu durumda mevcut yerden daha uzakta fistül ağızları görülebilir. Ayırıcı tanıda basit apseler, anorektal fistül, tüberküloz, hidradenitis suppurativa gibi hastalıklar akla gelmelidir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Hastalığın tanısında detaylı fizik muayene yeterli olmaktadır. Daha öncelerde apse ve enfeksiyon geçirmiş hastalarda tanı daha rahat konulmaktadır. Ancak öncesinde apse ve enfeksiyon geçirmemiş hastalarda detaylı muayenede kuyruk sokumu bölgesinde orta hatta pit adı verilen ufak delikciklerin bulunması tanı için oldukça önemli bir kriterdir.

Enfeksiyon varsa ve şiddetli ise tanı için kan testleri yapılabilir. Pilonidal kist vakalarında genellikle görüntüleme testlerine gerek yoktur.

Kıl dönmesi bazen sivilceyi andırmaktadır. Öyle ki hastaların bazıları apseyi sivilce zannederek kendileri patlatabilmektedirler. Ancak apsesin patlatılması bu sorunu ortadan kaldırmamaktadır. Kıl dönmesinin apsenin haricinde saç ve diğer döküntülerle dolu olduğunu ve patlatıldığında her şeyin çıkarılamayacağı bilinmelidir. Bunun yanı sıra apsenin hasta tarafından sıkılarak patlatılması sonucunda yeni bir enfeksiyon gelişmesi ya da yara izi kalması bakımından riskli olacaktır. Yani kıl dönmesi rahatsızlığı hiçbir şekilde kendi kendine geçmeyecek ve tedavi edilmediği sürece de hastayı oldukça zorlayacak bir hastalıktır. Kıl dönmesi tedavi edilmediği takdirde sorun daha da büyüyecektir. Uzun süre devam eden ve tedavi edilmeyen kıl dönmesi rahatsızlıklarında kist boşluğunun iltihaplanmasıyla birlikte cilt altında kronik enfeksiyonlar meydana gelebilmektedir. Bu enfeksiyonun şiddetli olduğu dönemlerde ise yüksek ateş ve iltihap akıntısı birbirine eşlik etmektedir.

Ayrıca uzun süre tedavi edilmeyen pilonidal sinüs yani kıl dönmesi vakalarında çok nadirde olsa kanser görülebilir. Bu durumda kanserin nüksü ve hayat beklentisi kötüdür.

Kıl dönmesi rahatsızlığıyla karşılaşan hastalar kuyruk sokumundaki keseyi bazen sivilce zannedilerek yanlış bölüm ve doktorları tercih edebilmektedirler. Pilonidal sinüs tedavisinde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Doktor seçimi yapılırken kalın bağırsağın son bölümü olan rektum ve makat bölgesinin hastalıkları hakkında tecrübeli olan uzman doktorların tercih edilmesi oldukça önemlidir. Ayrıca tedavide cerrahi yöntemler kullanılacağından ameliyat için tercih edilen yerin temiz ve hijyenik olmasına ve tıbbi alt yapısının da yeterli olmasına muhakkak dikkat edilmelidir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Pilonidal sinüs tedavisinde içi kıl ile dolu bu kist boşluğunun temizlenmesi ve temizlenen bölgedeki doku boşluğunun doldurulması amaçlanmaktadır. Ayrıca tedavilerde amaç hastanın minimum düzeyde ağrı ve acı yaşaması ve iş ve sosyal hayatına kısa sürede geri dönüş yapmasını sağlamaktadır.

Kıl dönmesi rahatsızlığında her hastaya uygulayabilecek standart bir cerrahi tedavi yoktur. Günümüzde kıl dönmesi rahatsızlıklarında cerrahi tedaviler ameliyat sonrası sıkıntılı süreç sebebiyle minimal invaziv tedaviler erken dönem vakalarda daha çok tercih edilmektedir.

Minimal invaziv tedaviler; Mikrosinüsektomi, Kristalize Fenol yöntemi ve LAFT adı verilen Lazer Yöntemi olarak isimlendirilmektedir.

İleri kıl dönmesi vakalarında ve mikrocerrahi yöntemine uygun olmayan vakalarda Rhomboid Eksizyon-Limberg Flep yöntemi, Cleft Lift- Kalidakis yöntemi ve Bascom yöntemi olarak en çok tercih edilen cerrahi yöntemlerdir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) MİNİMAL İNVAZİV TEDAVİLER


Mikrosinüsektomi

Kıl dönmesi tedavisi için kullanılan ve başarılı bir yöntem olan mikrosinüsektomi yöntemi, bascom cerrahi yönteminin geliştirilmiş halidir. Klinik ortamında yapılabilen bir yöntem olup ortalama 10 dakika kadar kısa bir zaman diliminde uygulanabilmektedir. İşlem lokal anestezi ile yapılmakta ve tedavi sonrasında ağrı ve acı hissi olmamaktadır.

Pit deliği dediğimiz kıl dönmesi deliğinin tek olduğu hastalarda kullanılabilen bir yöntem olan mikrosinüsektomi yöntemi kuyruk sokumunda bulunan tek deliğin bistürü yardımı ile yaklaşık 1 santim çapında sinüs boşluğu boyunca ilerleyerek çıkarılması ve bu bölgenin primer kapatılması işlemidir.

İşlem sonrasında bir süre pansuman yapılması gerekmektedir. Pansuman öncesi her gün duş alınması ve bölgenin zeytinyağlı sabun ile ovularak yıkanması gerekir. Her banyo sonrasında pansuman yenilenmelidir. Oldukça kolay bir pansuman olup evde de yapılabilmektedir. Diğer bir önemli konu da kıl temizliğidir. Daha önce de belirttiğimiz gibi saçtan, enseden ve sırttan dökülen kıl ve tüyler sebebiyle kıl dönmesi rahatsızlığı ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple saçların uzamasına izin verilmemeli, kısa saç tıraşı olunmalıdır. Sırttan başlanarak kalça üstü de olmak üzere kuyruk sokumu kıllardan temizlenmelidir. Kıllar tüy dökücü krem, sprey vs. kullanılarak temizlenebilir mümkünse en güzeli lazer yöntemidir. Ancak lazer yöntemine pansuman süreci bittikten, yara yeri iyileştikten sonra başlanmalıdır.

Özellikle yaz dönemlerinde kıl dönmesi rahatsızlığı olan hastalar denize, havuza giremem düşüncesi ile tedavi olmamakta, ertelemektedir. Ancak bu düşünce yanlıştır. Her hastalıkta olduğu gibi kıl dönmesi rahatsızlığında da erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Kıl dönmesi mikrosinüsektomi tedavisi sonrasında hastaların denize girmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Sadece havuz sakıncalıdır ancak bireysel havuzlar bu yasağa dahil değildir. Tek dikkat edilmesi gereken nokta denize ve havuza girildikten sonra ıslak mayo ile durulmaması, kuru kıyafetler giyilmesidir. Ayrıca denizden ve havuzdan çıkıldıktan sonra pansumanın da değiştirilmesi gerekmektedir.

Mikrosinüsektomi tedavisi sonrasında hastaların iş ve sosyal hayatına hızlı dönebilmesi sayesinde tercih oranı yüksektir ve son yapılan çalışmalarda yüzde 70'e yakın iyileşme izlenmiştir.


Kristalize Fenol yöntemi

Kıl dönmesi tedavisi için kullanılan ve oldukça başarılı bir yöntem olan kristalize fenol tedavisi, klinik ortamında ve ortalama 20 dakika kadar kısa bir zaman diliminde uygulanabilmektedir. İşlem lokal anestezi ile yapılmakta ve işlem sonrası hastalar ağrı ve acı hissetmemektedirler. Ayrıca tedavi sonrası hastalar iş ve sosyal hayatlarına devam edebilmektedirler.

Kristalize fenol tedavisi kuyruk sokumunda bir veya daha fazla kıl dönmesi deliği olan vakalarda uygulanabilmektedir. Kıl dönmesi deliklerinin çıkarılmadan genişletilerek kist boşluğuna girilmesi, kist duvarının ve kılların mikro motor adı verilen bir alet ile fırçalanarak temizlenmesi ve ardından Kristalize Fenol adı verilen kaya tuzuna benzer taşların içeriye yerleştirilmesidir. Kristalize Fenol kuvvetli bir kimyasal debridman bileşiğidir. Kristalize fenol tedavisi sayesinde bu bölgede bulunan kıl kökleri ve kist duvarı parçalanır ve hastalığın tekrarı engellenmeye çalışılır.

İşlem sonrasında bir süre pansuman yapılması ve her gün duş alınarak bölgenin zeytinyağlı sabun ile ovularak yıkanması gerekmektedir. Her banyo sonrasında pansuman yenilenmelidir. Evde de yapılabilen bir pansuman olup oldukça kolaydır. Kıl temizliği hastalığın oluşumu ve tekrarı açısından oldukça önemlidir. Saçların uzamasına izin verilmeden saç tıraşı olunmalıdır. Sırttan başlanarak kalça üstü de olmak üzere kuyruk sokumunda bulunan kıllar temizlenmelidir. Kıllar tüy dökücü krem, sprey vs. kullanılarak temizlenebilir mümkünse en güzeli lazer yöntemidir. Ancak lazer yöntemine pansuman süreci bittikten, yara yeri iyileştikten sonra başlanmalıdır.

Kıl dönmesi mikrosinüsektomi tedavisinde olduğu gibi kristalize fenol tedavisi sonrasında da hastaların denize girmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Sadece havuz sakıncalıdır ancak bireysel havuzlar bu yasağa dahil değildir. Tek dikkat edilmesi gereken nokta denize ve havuza girildikten sonra ıslak mayo ile durulmaması, kuru kıyafetler giyilmesidir. Ayrıca denizden ve havuzdan çıkıldıktan sonra pansumanın da değiştirilmesi gerekmektedir.

Son yapılan çalışmalarda kristalize fenol tedavisi yüzde 83e yakın iyileşme oranı ile minimal invaziv tedaviler arasında en önde yer alan tedavi yöntemidir.


Lazer Tedavisi

Kıl dönmesi tedavisi için kullanılan lazer yöntemi minimal invaziv tedaviler arasındadır. Klinik ortamında yapılabilen bir tedavi yöntemidir ve ortalama 30 dakika kadar kısa bir zaman diliminde uygulanabilmektedir. İşlem lokal anestezi ile yapılmakta ve sonrasında ağrı ve acı hissi olmamaktadır. İşlem sonrasında bir süre pansuman yapılması gerekmekte ve pansuman kolaylığından dolayı evde de uygulanabilmektedir. Her gün duş alınarak bölgenin zeytinyağlı sabun ile ovularak yıkanması ve sonrasında pansumanın değiştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca kıl temizliğinin düzenli şekilde yapılması gerekir. Yara yeri iyileştikten sonra kıl temizliği için lazer en doğrusudur.

Diğer minimal invaziv tedavilerde olduğu gibi lazer tedavisinde de denize ve bireysel havuza girmekte herhangi bir sakınca yoktur. Sadece sonrasında mayo değişimi olmalı, ıslak kıyafetlerle durulmamalıdır. Sonrasında pansuman yenilenmelidir.

Lazer tedavisi kuyruk sokumunda bir veya daha fazla kıl dönmesi deliği olan vakalarda uygulanmaktadır. Pit deliği adını verdiğimiz kıl dönmesi delikleri çıkarılmadan genişletilerek kist boşluğuna girilir ve kist duvarı ve kılları mikro motor ile fırçalanır. Kılların temizlenmesinin ardından fiber optik lazer ile içeri girilerek radyal ışınlar sayesinde bölgenin yakılması ve yapıştırılması yöntemidir. LAFT adı verilen lazer tedavisi sayesinde hastaların iş ve sosyal hayatına hızlı dönmesi sağlanmaktadır. Bu yöntemle ilgili yeterli sayıda çalışma bulunmadığı için tedavi oranları hakkında bilgi vermemiz mümkün değildir.

KIL DÖNMESİ AMELİYATSIZ MİNİMAL İNVAZİV TEDAVİ YÖNTEMLERİNİN HASTAYA SUNDUĞU AVANTAJLAR

  • Hastalara genel anestezi verilmeden sadece lokal anestezi ile işlem yapılabilmektedir.
  • Ameliyatlı tedavilerde büyük bir insizyon yani kesi alanı bulunur. Minimal invaziv tedavi yöntemlerinde kesi alanı çok açılmadığı için, kişiye çok daha büyük bir konfor sağlamaktadır. Bu rahatlıkta hastayı oldukça memnun etmektedir.
  • Ameliyatlı tedaviler ortalama 1-2 saat sürerken minimal invaziv tedavi yöntemlerinde bu süre ortalama 20 dakikadır.
  • Minimal invaziv tedavi yöntemleri sonrasında hasta ağrı ve acı hissi yaşamamaktadır.
  • Sistemik rahatsızlığı bulunan (tansiyon, şeker, kalp, kanama bozukluğu…) hastalara da rahatlıkla ameliyatsız tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Sistemik rahatsızlığı bulunan hastaların, kullandıkları ilaçlara devam etmeleri olumsuz bir durum teşkil etmemektedir.
  • Ameliyatlı kıl dönmesi tedavileri sonrasında iyileşme süreci ortalama 1 ay olup, hastaların sırt üstü yatması yasaktır. Ancak ameliyatsız kıl dönmesi tedavileri sonrasında aynı gün hastalar iş ve sosyal hayatına geri dönüş sağlayabilmektedirler.
  • Cerrahi yöntem ile yapılan klasik kıl dönmesi ameliyatlarından sonra hasta çok sık pansumana ihtiyaç duyar. Ameliyatsız minimal invaziv tedaviler sonrasında ise çok daha ufak pansuman ile iyileşme sürece oldukça kolaylaşır.


KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) CERRAHİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ


Rhomboid Eksizyon-Limberg Flep Cerrahisi

Baklava dilimine benzer görünümde ve dik haldeki dokunun kıl dönmesinin deliklerini içine alacak şekilde çıkarılması işlemidir. Doku çıkarıldıktan sonra bu geniş boşluk sağdan ya da soldan bir parça yardımıyla döndürülerek kapatılır.

Ameliyathane şartlarında yapılan bu cerrahi tedavi hastaların uzun süre istirahat etmesini gerektirmektedir. Yürüme, oturma kalkma gibi günlük aktiviteleri kısıtlamaktadır. Tedavi sonrasında hastalar bir aylık zorlu bir süreç sonrasında normal hayatlarına dönebilmektedirler.

Doğru teknik ile yapıldığında minimal invaziv tedavilere göre tekrarlama oranı daha düşük izlenmektedir. Estetik açıdan minimal invaziv tedavilere ve cleft-lift ameliyatına göre daha fazla iz bırakmaktadır.


Cleft Lift-Kalidakis Cerrahisi

Kuyruk sokumu bölgesindeki kıl dönmesi deliklerini içine alarak, ters dönmüş yağmur damlası şeklinde bölgenin cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. İşlem sonrasında sağdan ve soldan kaydırılan dokular ile boşluk doldurulur. Rhomboid eksizyon-limberg flep cerrahisi yöntemine göre estetik açıdan daha iyi bir işlem olup, tekrarlama oranları benzer düzeydedir. Cerrahi tedaviler arasından en çok tercih edilen yöntemdir. Bunun sebebi ise hastaların iş ve sosyal hayatına diğer cerrahi yöntemlere göre daha hızlı dönebilmesidir.


Bascom Ameliyatı

Kıl dönmesi deliklerinin makat kaslarına yakın olduğu hastalarda tercih edilen bir cerrahi yöntemdir. Kıl dönmesi deliklerini içine alacak şekilde h harfi ya da ters h harfi şeklinde dokunun çıkarılması işlemidir. İşlem sonrasında sağdan ve soldan kaldırılan parçalar ile çıkarılan boşluk doldurulur. Amaç kıl dönmesi rahatsızlığını tedavi ederken makat kaslarını da korumaktır. Tekrarlama oranı diğer cerrahi yöntemlere benzer düzeydedir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) TEDAVİ SONRASI TEKRARLAR MI?

Hastaların özellikle merak ettiği konulardan bir tanesi de “tedavi sonrası hastalığım tekrarlar mı?” konusudur.

Pilonidal sinüs rahatsızlığında tedavi sonrasında bireylerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Bu hususlar hastalığın tekrarlama olasılığını oldukça düşürmektedir.

Öncelikle hastaların kişisel hijyen ve bölgenin temizliğine dikkat etmesi gerekmektedir. Günlük duş alınması ve vücudun orta hattının yani kuyruk sokumunun kıl ve tüylerden, tekstil artıklarından arındırılması gerekmektedir. Ayrıca günlük iç çamaşırı değiştirilmelidir.

Tedavi sonrasında enseden başlanarak sırt, bel ve kalça kısmındaki kıl ve tüylerin düzenli olarak temizlenmesi gerekmektedir. Mümkünse lazer epilasyon en uygunudur.

Kıl dönmesinin oluştuğu bölgenin üzerine baskı uygulanmamalı, dar kıyafetlerden uzak durulmalıdır.

Sürekli oturmaktan özellikle yayılarak oturmaktan kaçınmalı, her zaman dik oturmaya özen gösterilmelidir.

KIL DÖNMESİ (PİLONİDAL SİNÜS) İÇİN EVDE NELER YAPILABİLİR?

Kıl dönmesi rahatsızlığının kendiliğinden geçmesi mümkün değildir. Mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.

Ilık su içinde oturmak ağrıyı hafifletebilir ve bölgedeki kistin kötüleşme ihtimalini azaltabilir. Ayrıca otururken yastık kullanmak destek ve rahatlık sağlayabilir.

Ancak evde yapılabilecek bu uygulamalar tedaviye yönelik değil, ağrı ve şişliğin azalması içindir.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığının oluşmasının sebepleri nelerdir?

Günümüzde kıl dönmesi (pilonidal sinüs) oluşmasının sebepleri arasında iki teori dikkate alınmaktadır. Bunlardan birincisi; doğuştan iki vücut yardının birleşmesi sırasında bazı kıl köklerinin ters yerleşmesi ve içeriye doğru büyümesidir. İkincisi ise hijyen kurallarına uymamak, yetersiz temizlik, sert sırt ve saç kıllarını bulunması, kilo fazlalığı gibi nedenlerle dökülen kılların kuyruk sokumuna yapışması ve vida etkisiyle kuyruk sokumu bölgesine giriş yapması ve kist oluşturmasıdır.

Kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) belirtileri nelerdir?

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) olan hastalarda genellikle kuyruk sokumu bölgesinde şişlik, oturmakta güçlük çekme ve ağrı olması gibi şikayetler görülmektedir. Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) olup olmadığını anlamak için kuyruk sokumu bölgesine bakıldığında orta hatta kılların vida etkisiyle açtığı pit adı verilen ufak delikcikler görülmektedir. Bazı durumlarda bu pitlere kuyruk sokumu bölgesinde oluşan apseler eşlik etmektedirler. Apse oluşumu görüldüğü takdirde müdahale edilip apsenin boşaltılması çok önemlidir.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığının risk faktörleri nelerdir?

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığına sebep olan faktörlerin başında sırt ve bel bölgesinde bulunan sert ve fazla miktardaki kılların saç ve sırttan dökülen sert yapıdaki kılları tutması ve tutunan kılların o bölgede vida etkisi yaratarak cilt altına girmesidir. Bu durumu ortadan kaldırmak için sırt ve bel bölgesine yapılacak lazer epilasyonun büyük bir etkisi olmaktadır. Kıl dönmesinde (pilonidal sinüsde) risk faktörü olan kişiler; fazla kilosu olanlar, hijyen kurallarına dikkat etmeyenler ve yetersiz temizlik yapanlardır.

Kıl dönmesi (pilpnidal sinüs) tanısı konulurken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Tanı için detaylı fizik muayene yeterlidir. Daha önce apse ve enfeksiyon geçiren hastalarda tanı daha rahat konulurken apse ve enfeksiyon geçirmemiş hastalarda detaylı muayenede kuyruk sokumu bölgesinde orta hatta pit adı verilen ufak delikciklerin bulunması tanı için önemli kriterdir.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) olmasını engelleyebilmek mümkün müdür?

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığına sebep olan faktörler ortadan kaldırıldığı takdirde görülme ihtimali azalabilmektedir. Bel ve sırt bölgesine yapılacak lazer epilasyon ile kıl dönmesi oluşması ihtimalinde büyük oranda azalma görülmesi beklenmektedir. Kuyruk sokumu bölgesinin temizliğine ve hijyenine önem gösterilmesi, oturma eyleminin azaltılarak gün içindeki hareket miktarının arttırılması ve fazla kiloların verilmesi gibi önlemlerle kıl dönmesi (pilonidal sinüs) oluşması düşük bir ihtimal olarak gözlenebilmektedir.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) tedavisi sonrasında tekrarlama ihtimali var mıdır?

Her hastalıkta olduğu gibi kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığında da tedavi sonrasında %100 tekrarlamaz gibi bir ifade kullanmak doğru olmamaktadır. Tedavi sonrasında hasta o bölgeye lazer epilasyon yaptırmaz, hijyenine dikkat etmez, fazla kilosu varsa onları vermez ve günlük hareketini arttırmaz ise tekrarlama ihtimali her zaman söz konusu olabilmektedir. Ancak tedavi sonrasında belirtilen konulara dikkat edildiği takdirde tekrarlama ihtimalinin düşük olması beklenmektedir.

Lazer epilasyonun kıl dönmesi (pilonidal sinüs) tedavisine etkisi nedir?

Kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) oluşmasının sebeplerinden birisi sırt ve bel kıllarının sert ve fazla olmasıyla ilgilidir. Saçtan ve sırttan dökülen kıllar kuyruk sokumu bölgesindeki yoğun miktardaki kıllara tutunarak o bölgede pitler yani delikcikler oluşturarak içeri girmeye çalışmaktadırlar. Bu sebepten sırt ve bel bölgesindeki kılların lazer epilasyon ile temizlenmesi sonucunda saçtan dökülecek olan kıllar kuyruk sokumu bölgesinde tutunacak bir oluşum bulamadıklarında dökülüp aşağı gideceklerdir. Böylece orada birikip pit oluşumuna sebep olamayacaklardır. Lazer epilasyonun kıl dönmesi (pilonidal sinüs) tedavisindeki önemini bu şekilde açıklamak mümkündür.

Fenol tedavisi sonrasında dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Kristalize fenol uygulaması yapılan hastalar işlem sonrasında günlük hayatlarına aynı şekilde devam edebilmektedirler. Ancak işlem sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı şeyler bulunmaktadır. 24 saatte bir pansuman yapılması, o bölgenin her gün zeytinyağlı sabun ile yıkanması ve nemli bırakılmaması iyileşmeyi etkileyen önemli hususlardır.

Kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) görüldüğü bölgeler nerelerdir?

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığı sıklıkla kıl batmasıyla karıştırılabilmektedir. Ancak hastalığın oluşumu ve tedavi yöntemleri bakımından birbirinden farklı iki hastalıktır. Bu sebeple kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) görülebileceği bölgeleri bilmek bu iki hastalığı birbirinden ayırmak konusunda yardımcı olabilmektedir. Kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) en sık görüldüğü bölge kuyruk sokumu bölgesi olarak bilinmektedir. Bu bölge dışında nadir de olsa kıl dönmesi (pilonidal sinüs) görülebilen bir diğer bölge göbek çukuru yani göbek deliğidir. Çok nadir bir görülme sıklığıyla parmaklarda da kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) görülme ihtimali olduğu bilinmektedir. Bu bölgeler dışında yüz, kol, bacaklar gibi bölgelerde görülen, kıl dönmesi (pilonidal sinüs) olarak düşünülen oluşumlar genellikle kıl batması olmaktadırlar.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) tedavisinde amaç nedir?

Tedavide içi kıl ile dolu kist boşluğunun temizlenmesi ve temizlenen bölgedeki doku boşluğunun doldurulması amaçlanmaktadır.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığında uygulanan ameliyatsız tedavi yöntemleri nelerdir?

Günümüzde kıl dönmesi (pilonidal sinüs) ameliyatları sonrasında hastanın yaşadığı zorluklar sebebiyle erken dönem vakalarda ameliyatsız tedaviler daha çok tercih edilmektedir. Ameliyatsız kıl dönmesi (pilonidal sinüs) tedavilerini şu şekilde açıklayabiliriz;

  • ● MİKROSİNÜSEKTOMİ: Kuyruk sokumunda bulunan tek deliğin bisturi yardımı ile yaklaşık 1 cm çapında sinüs boşluğu boyunca ilerleyerek çıkarılması ve bu bölgenin primer kapatılması işlemidir. Sadece tek deliği bulunan hastalarda kullanılabilen bir tedavi yöntemidir. Tedavi sonrası hastaların iş ve sosyal hayatına hızlı dönebilmesini sağlayan bu yöntem sayesinde hastaların son yapılan çalışmalarda yüzde 70'e yakın iyileştiği izlenmektedir.
  • ● KRİSTALİZE FENOL YÖNTEMİ: Kuyruk sokumunda bir veya daha fazla kıl dönmesi (pilonidal sinüs) deliğinin çıkarılmadan genişletilerek kist boşluğuna girilmesi, kist duvarının ve kılların temizlenmesinin ardından Kristalize Fenol adı verilen kaya tuzuna benzer taşların içeriye yerleştirilmesidir. Kristalize Fenol kuvvetli bir kimyasal debridman bileşiğidir. Bu tedavi ile bu bölgede bulunan kıl kökleri ve kist duvarı parçalanır ve hastalığın tekrarı engellenmeye çalışılır. Son yapılan çalışmalarda yüzde 83 en yakın iyileşme oranı ile minimal invaziv tedaviler arasında en önde yer alan tedavi yöntemidir.
  • ● LAZER TEDAVİSİ: Kuyruk sokumunda bir veya daha fazla kıl dönmesi (pilonidal sinüs) deliğinin çıkarılmadan genişletilerek kist boşluğuna girilmesi, kist duvarının ve kıllarının temizlenmesinin ardından fiber optik lazer ile içeri girilerek radyal ışınlar sayesinde bölgenin yakılması ve yapıştırılması yöntemidir. LAFT adı verilen bu tedavi yöntemi sayesinde hastaların iş ve sosyal hayatına hızlı dönmesi hedeflenmiştir. Bu yöntemle ilgili yeterli sayıda çalışma bulunmadığı için tedavi oranları hakkında bilgi vermemiz mümkün değildir.

Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığında uygulanan ameliyat yöntemleri nelerdir?

Kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) ameliyatsız tedavi yöntemleriyle sonuca ulaşılamayan hastalarda ve ameliyatsız tedaviyle iyileşme görülemeyecek kadar ileri evre kıl dönmesi (pilonidal sinüs) olan hastalarda uygulanan bazı ameliyat yöntemleri mevcuttur. Bu ameliyat yöntemlerini şu şekilde açıklayabiliriz;

  • ● RHOMBOİD EKSİZYON-LIMBERG FLEP CERRAHİSİ: Dik haldeki baklava dilimi benzer görünümde dokunun kıl dönmesinin (pilonidal sinüsün) deliklerini içine alacak şekilde çıkarılması sonrasında bu geniş boşluğun sağdan ya da soldan bir parça yardımıyla döndürülerek kapatılması ameliyatıdır. Ameliyathane şartlarında yapılan bu tedavi hastaların uzun süre istirahat etmesini gerektirmekte ve yürüme, oturma, kalkma gibi sosyal faaliyetleri zora sokmaktadır. Tedavi sonrası bir aylık süreden sonra hastaların normal hayatına dönebilmeleri mümkündür. Doğru teknik ile yapıldığında minimal invaziv işlemlere göre nüks oranı daha düşük izlenmektedir. Estetik olarak minimal invaziv yöntemlere ve cleft-lift ameliyatına göre daha fazla iz bırakmaktadır.
  • ● CLEFT LİFT-KALİDAKİS CERRAHİSİ: Ters dönmüş yağmur damlası şeklinde kuyruk sokumu bölgesindeki kıl dönmesi (pilonidal sinüs) deliklerini içeri alan bölgenin cerrahi olarak çıkarılmasının ardından sağdan ve soldan kaydırılan dokular ile boşluğun doldurulması ameliyatıdır. Rhomboid eksizyon-limberg flep cerrahisi yöntemine göre daha estetik bir işlem olup nüks oranları benzer düzeydedir. Hastaların sosyal ve iş hayatına diğer cerrahi yöntemlere göre daha hızlı kavuşmasını sağladığı için cerrahide öncelikle tercih edilen yöntemlerdendir.
  • ● BASCOM AMELİYATI: Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) deliklerinin makat kaslarına yakın olduğu hastalarda tercih edilen ameliyat yöntemidir. Makat kaslarını korumak ve kıl dönmesi (pilonidal sinüs) hastalığını tedavi etmek için uygulanan cerrahi yöntemdir. Kıl dönmesi deliklerinin içine alacak şekilde h harfi ya da ters h harfi şeklinde makat kaslarını gözeterek ve koruyarak dokunun çıkarılmasının ardından sağdan ve soldan kaldırılan parçalar ile çıkarılan boşluğun doldurulması ameliyatıdır. Nüks oranları diğer cerrahi yöntemlere benzer düzeydedir. Makat kaslarına yakın yerleşen kıl dönmelerinde (pilonidal sinüslerde) öncelikle tercih edilen yöntemdir.

Kıl Dönmesinde Ameliyatsız Tedavi

Doktorunuza Sorun

Randevu ve sorularınız için lütfen aşağıdaki formu doldurunuz.


Doktorunuza Sorun